21 Ekim 2014 Salı

 İSPANYA`DA  TARRAGONA GEZMESİ






     bankaya giriyorum. sabah erken saatler.kalabalık sayılmaz ama biraz insan var. ilk dikkatimi bankonın arkasındaki kadının sütyen takmadığı cekiyor onca şey içinden. orta yaş bi kadın. müsteri var önünde, biseyler anlatıyor. baska  banka personelleride olmasına rağmen onu bekliyorum.  müsteri gidiyor. yaklaşıyorum. "ola" diyorum. ardından "can ı change to dollar" diyorum. sütyen hala yok bu arada. kadın ispanyolca birseyler söylüyor. icinden kambiyo kelimesini ve account kelimesine benzeyen ispanyolca muadilini seçebiliyorum. Katalanca olma ihtimalide çok yüksek. burdan para change etmem için o bankada hesabım olması gerektigi kanısına varıyorum. bu sefer "are there any change office in downtown of tarragona" diyorum. kadın baslıyor anlatmaya.el kol hareketlerinden adres tarif ettigini anlıyorum ama benim ingilizce söylediklerimi anlamasına rağmen neden benimle ısrarla ispanyolca yada katalanca konusmaya devam ettigini anlayamıyorum.ben ispanyolca bilsem sana ispanyolca sorarım zaten. bir süre sonra bankadaki ugultu kayboluyor, ardından kadının sesi de kayboluyor. agzı oynamaya devam ediyor ama ses yok. bi boşluk anı gibi bi an. kadının el kol hareketleri sütyenin yokluğundan emin olmamı saglıyor. muchos gracias diyorum. çıkıyorum.



tarragonanın meşhur insan kuleleri.yılın belli zamanında festivalleri oluyor.





bir gladyatör arenası.eski roma zamanında asker yetiştirme yeri imiş taragona





  akdeniz balkonu adıyla ünlü bir terası var. alabildiğine baleria denizi manzarası. arkada ise bir önceki gün bizimde beklediğimiz demir sahasındaki gemiler görünüyor. tabiki mükkemmel de bir plaj


liman genişletilince eski deniz feneri içerde kalmış böyle bir manzara ortaya cıkmış







harika bır grafiti ve sokak lambası



















14 Nisan 2014 Pazartesi

Hoşgeldin Kadınım


Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin

ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.

                             -Şair: Nazım Hikmet

10 Nisan 2014 Perşembe

"gerilme sakın, seni bir sorumluluğun altına soktuğum yok; eğilirsen bu sadece aşkımın tacını alman için olacak.
üzülme sakın, her zamanki gibi cevap beklentim yok; ama yine de vermek istersen tüm dikkatim sende olacak."

memelerin

imdi sen kalkıp gidiyorsun. git 
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin 
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık 
sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı 
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü 
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti 
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz 
sanki hiç olmamıştı

oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı 
istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik

oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerim vardı memelerin kahramandı sonra 
sonrası iyilik güzellik.

cemal süreya